ERHAN AHMET INCI LISESI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


ERHAN AHMET INCI LISESI RESMI WEB SITESI, ERHAN AHMET INCI HIGH SCHOOL OFFICIAL WEB SITE
 
AnasayfaPortalli-yayınGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 COĞRAFYA ÖĞRETİMİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir
Anonymous



COĞRAFYA ÖĞRETİMİ Empty
MesajKonu: COĞRAFYA ÖĞRETİMİ   COĞRAFYA ÖĞRETİMİ Icon_minitimeC.tesi Şub. 09, 2008 1:02 am

COĞRAFYA ÖĞRETİMİ


1. Öğretim Programı Sorunu

Öğretim programı (İng. Curriculum, courses of study), eğitim-öğretimi yapılacak konuları ve alt başlıklarını gösteren kılavuz bir kitaptır. Bu program, M.E.B. Tâlim ve Terbiye Kurulu uzmanlarınca hazırlanır. Öğretim programlarının konuları ve genel amaçları öğretmenleri bağlayıcı, uygulanacak ilke, metot ve teknikler bakımından esnektir.

Öğretimi yapılan bir bilim alanının, ayrı ayrı öğretim programları vardır. Bunlar genellikle birer kitap halinde şu adlar altında toplanırlar:

1. İlköğretim Müfredat Programı
2. Orta Okullar Müfredat Programı
3. Liseler Müfredat Programı
4. Meslek Liseleri Müfredat Programı gibi.

Bu programların her biri, ilişkin oldukları öğretim kurumunda okutulacak bilim alanları (Coğrafya, tarih), her bilim alanının üniteleri (Türkiye'de madenler gibi) ve ünitelerin konularını (demir, bakır, krom gibi) gösterir. Ancak, sadece bu saydığımız esaslara yer veren öğretim programları, kısaltılmış (basit) programlar diye nitelenir.

Oysa herhangi bir öğretim programı, eğitimin genel amaçları yanında, özel amaçlar, başlıca öğretim ilkeleri ve öğretim metotları ile öğretimde kullanılması gereken araç ve gereçlere de yer vermelidir. Bu tür bir programa, ayrıntılı öğretim programı denir.

Liselere yönelik öğretim programı, sadece öğretimi yapılacak bilimleri, bu bilim alanlarının öğretim konusu başlıklarını ve başlıkların alt başlıklarını sıralayan kısaltılmış programlardır. Bu nedenle, orta öğretim coğrafya programlarının temel eksikleri, daha öğretim programlarında başlar. Bu bilimin eğitiminin genel ve özel amaçları, öğretim ilke ve metotlarını, araç ve gereçleri de söz konusu edilen ayrıntılı programlar, bugüne kadar çoktan hazırlanmış olmalı idi. Halen ortada duran en temel sorunlardan biri de budur.

Orta öğretim coğrafya öğretim programları ile ilgili temel sorunlardan biri de, sık sık değiştirilmeleridir. Yapılan değişiklikler çoğu kez iyileştirici yönde olmamıştır. Birçok değişiklik, bir öncekini aratacak yönde, tahrip edici olmuştur. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

1. Haftalık ders saatleri bazı öğretim basamaklarında azaltılmış, bazılarında kaldırılmış, bazılarında da çoğaltılmıştır.
2. Bazı meslek liselerinden bu dersler kaldırılmıştır.
3. Program konuları azaltılarak, zayıf ve kısır programlar ortaya çıkmıştır.
4. Öğretim programlarının adlarında değişiklik yapılmıştır.

Öğretim programları birçok kez değiştirilmiştir. 1983 yılında yapılan değişiklikler ana hatları ile şöyledir:

Liselerde okutulan coğrafya dersleri, 1974-1975 öğretim yılı öncesinde olduğu gibi, tekrar liselerin bütün sınıflarına dağıtılmıştır. Bir farkla ki, önceden 9. sınıflarda okutulan Genel Coğrafya Coğrafya I, 10. sınıflarda okutulan Ülkeler Coğrafyası Coğrafya II ve 11. sınıflarda okutulan Türkiye Coğrafyası, Coğrafya III şeklinde değiştirilmiştir. Programdaki ad değişikliği, her programda Türkiye Coğrafyası konularına da yer verilmesinden ileri gelmektedir.

Bakış açısı olarak, söz konusu 1983-1984 programları (1984-1985 öğretim yılında okutulmaya başlandı) Cumhuriyet Devri Coğrafya Programları’nda yapılmış en rasyonel reform programıdır diyebiliriz. Bununla birlikte, meslek liseleri lise son sınıf fen şubelerinden Türkiye Coğrafyası’nın kaldırılmış olması, millî kültürümüze ihanettir, düşüncesindeyim. Kasıtlı olmadığı kesin olan bu yanlışlığın derhal düzeltilmesi gerekir.

Ancak, bir öğretim programı ne kadar mükemmel olursa olsun, nihayet bir taslaktır. Programa esas değerini iki önemli faktör kazandırır:
I- Taslak programa uygun olarak yazılmış, fakat bilgileri doğru, sistemli, doyurucu ve yardımcı ifade şekilleri ile desteklenmiş coğrafya ders kitapları, en önemli faktörlerden biridir.

II- İyi yetiştirilmiş coğrafya öğretmenleri ise, diğer önemli bir faktördür.

Şimdi bu faktörlerden birincisi olan coğrafya ders kitaplarını özetle gözden geçirelim.

Coğrafya I: Eser, taslak programa uygun olarak Genel Coğrafya ve Türkiye Coğrafyası konularından oluşmuştur. Sayfa sayısı 277’yi bulan eserin, 264 sayfalık metin kısmının %27.3’ü Türkiye Coğrafyası konularına ayrılmıştır. Eserin metni, haritaları, grafikleri, şemaları, fotoğrafları ve diğer özellikleri incelendiğinde, lise birinci sınıf öğrencisinin alması gereken temel coğrafya kültürüne cevap verecek düzeyi çok aştığı görülmektedir.

Eserde, öğrenene görelik öğretim ilkesi, hemen hiç gözönüne alınmamıştır denilebilir. Örneğin yazar, Coğrafya Terimleri Sözlüğü’ndeki Jeolojik Zamanlar çizelgesi ile Kayaçlar çizelgesini tamı tamına olduğu gibi 9. sınıf öğrencileri için yazılan bir lise ders kitabına aktarmıştır. Aynı şekilde ders kitabının iklimle ilgili konularında Erol’un üniversite coğrafya öğrencileri için hazırlanmış Genel Klimataloji ders kitabındaki birçok şekil, olduğu gibi ders kitabına yardımcı şekiller olarak konulmuştur. Örneğin bunlar arasında, modern ve klasik görüşlere göre genel hava dolaşımı şemalarından Bofor ölçeğine kadar lise öğrencisinin algılama gücünün üstünde birçok konu ve şekil vardır.

Bu ders kitabının bilgileri, öğretim bilgisi ilkelerine uyulmadan kaleme alınmış bir programdan oluşmaktadır. Basitleştirilerek 9. sınıf düzeyine indirgenecek şekilde yeni baştan yazılmalıdır.

Coğrafya II: Taslak programda daha çok Türkiye Coğrafyası konularına ağırlık verildiğinden, bu kitabın 220 sayfa tutan metninin %60’lık bölümü, Türkiye Coğrafyası’nın konularının işlenmesine ayrılmıştır.

Herhalde kısa zamanda yazma zorunluluğundan olacak ki, kitapta gözden kaçan bazı bilimsel eksikler olduğu dikkati çeker. Örneğin Harita 1’de Türkiye’nin coğrafi bölge ve bölümleri gösterilmiştir. Ancak coğrafi bölümlerin adları haritaya yazılmamış, komşu ülkelerle olan sınırlar çizilmemiş, Türkiye’den geçen paralel ve meridyen sistemlerinin bir kısmının dereceleri yazılmış, fakat kendileri gösterilmemiştir. Ege Bölgesi’nde dağların denize doğru paralel uzandığı belirtilmiş, bölge haritalarında komşu bölgelerin adları yazılmamış, Doğu Anadolu Bölgesi’nde sığır bölgesi diye bir bölge işaretlenmiştir. Erzurum, Van, Elazığ, Malatya şehirleri sanayi bölgesi diye gösterilmiştir.

Ders kitabında bunlara benzer daha epeyce yanlış ve eksik bilgi vardır. Bu kitap gerekli düzeltmeler yapılarak yeni baştan yazılmalıdır.

Coğrafya III: Program, büyük çoğunluğu ile Türkiye Coğrafyası konularına ayrılmıştır. Bu pay, %80’i bulur. Eserin bir kısmı Avrupa ülkeleri ve bir kısmı da Türkiye’nin taraf olduğu veya olmadığı milletler arası antlaşmalara ayrılmıştır.

Eser, Coğrafya I’in aksine, çok basit kaleme alınmış, yüzeysel konuları kapsamıştır. Örneğin tahıllar bahsinde en önemli tahıl olan buğday konusuna sadece sekiz cümlelik yer verilmiştir. Onun da ancak bir cümlesi direkt olarak Türkiye buğday tarımı ile ilgilidir. Türkiye’nin dış ticaretinde eskiden beri ihraç edilen en önemli tarım ürünleri olan pamuk, tütün, fındık, üzüm ve incir gibi tarım ürünlerine ayrılan bilgiler çok kısır bilgilerdir. Avrupa ülkeleri ve Anglo-Amerika ülkeleri hakkında sergilenen bilgiler ise, sadece ve sadece orta okul öğrencileri için belki yeterli sayılabilir.

Öte yandan eserdeki Harita 1’de, bütün A.B.D., Güney Afrika Cumhuriyeti, Japonya, Yeni Zelanda ve Avrupa toprakları, baştan başa yoğun sanayi bölgesi diye işaretlenmiştir. Eserde bunlara benzer hayli eksikler vardır. Örneğin Türkiye Endüstri Bölgeleri Haritası, sanırız esastan yanlıştır. Çünkü Trabzon, Erzurum, Erzincan ve Mardin gibi birkaç büyük sanayi tesisine sahip, fakat aslında ticaret ve genel hizmet fonksiyonlarının ayakta tuttuğu şehirlerimiz, aynı lejandla sanayi bölgesi diye gösterilemezler.

Orta dereceli okullarımızın lise öğretim programları her nedense 1986-1987 yılında tekrar değiştirilmiştir. Operasyonun gerekçeleri, öğrencilere okutulan ders sayısının fazla olduğu düşünceleri üzerinde yoğunlaşmıştı.

Bu görüş, rasyonel ve radikal esaslara dayanmaz. Eğitimci olarak bizim, doğrusu kaynağını bir türlü kestiremediğimiz bir gizli güç, uzun yıllardan beri temelsiz bir iddia ileri sürmektedir. İddialar, lise programları ağır, programlarda çağ dışı bilgiler var, programlar gelişen teknolojilere uygun değil gibi hayali görüşlerdir.
Bu iddialar, bize göre başlıca iki önemli eksiğin ürünüdür:

I. İddia sahipleri, ilimde karşılaştırma metodu diye bir metottan haberdar değillerdir. Bu nedenle de öğretim programlarımızı, eski-yeni karşılaştırmalı veya Türkiye-Batı ülkeleri modeli karşılaştırılması şeklinde, bir analiz ve senteze tabi tutmuşlardır.

II. İlme, pragmatist veya materyalist felsefe gözlüğünden bakıyorlar.

Bakış açısı materyalist felsefe gözlüğü olunca, haliyle bu grup kişiler için önemli olan bilimler, ileride en fazla para getirecek bilimlerdir. İlme bakış açısı bu olan kişiler, elbette tarihi, coğrafyayı, edebiyatı, felsefeyi, sanat tarihini ve benzerlerini öğretim programlarından söküp atma çabasına gireceklerdir.
1987-1988 öğretim yılında yürürlüğe konan programların en tahripkar yönü, lise öğretim programlarını seçmeli ve zorunlu dersler diye ikiye ayırmasıdır. Ayırım, öğrenciler nazarında önemli ve çok çalışılması gereken dersler ve önemsiz dersler diye iki grup dersin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Bize göre Cumhuriyet Devri’nin hiçbir program değişikliğinde, millî kültürümüzün temel kaynaklarından biri olan Türkiye Coğrafyası ilmi, bu ölçüde hafife alınmamıştır. Liselerimizde matematik ve fen bölümlerini seçen, ileride fen dallarında bu ülkeye hizmet etmeye hazırlanan gençlere, siz gelecekte yurdumuzu tanımasanız da bir sakınca yoktur, mesajı vermişlerdir.

Bu, ilerdeki muhtemel zararları hesaplamadan, ölçülüp tartılmadan verilmiş bir karardır ve kesinlikle akılcı değildir. Şayet akılcı olsa idi, bugün artık millî eğitim sistemleri bizimki gibi yaz boz tahtası olmaktan çoktan kurtarılmış ve yerine oturmuş örneğin Almanya, İngiltere, Fransa orta öğretim sistemlerinde, bu devletlerin ülkelerine ilişkin coğrafya dersleri de, ülkemizdeki gibi düzenlenirdi. Oysa bir Alman, Japon veya İngiliz için yurdu kutsaldır ve ileride seçeceği meslek ne olursa olsun, ülkenin coğrafyasını mutlaka öğrenir. Bu yol, sağduyulu ve millî karakter taşıyan, rasyonel ve radikal bir eğitim felsefesinin ürünüdür.

Programlar sorunu, sadece ve sadece programlar sorunu değildir. Buna, bilimsel mantıkla, fakat anlaşılır cümlelerle yazılmamış ders kitapları sorununu, branş öğretmeni sorununu, araç-gereç ve bina yetersizliği gibi sorunları da eklemek gerekir.

Ancak, hiç kimse şunu unutmamalıdır ki, öğretim programlarında çok sık aralıklarla ve bütüne ait değişiklikler yapmak, millî eğitimimizi rayından çıkaran en önemli sorundur.

Buraya kadar yapılan açıklamalar, orta dereceli okullarımızda, coğrafya öğretim programları ile ilgili olara, çözümlenmesi gereken başlıca sorunların şunlar olduğunu ortaya koymaktadır:

1- Coğrafya öğretiminin genel ve özel amaçlarını belirleyen, ayrıntılı bir öğretim programı hazırlanmalıdır.

2- Orta okulların son sınıflarında, lise son sınıflarında okutulmak üzere hazırlanacak ayrıntılı bir Türkiye Coğrafyası ders kitabının (örneğin bu tür ders kitabının sadece metni, 250 sayfadan az olamaz), basitleştirilmiş ve sınırlandırılmış bir benzeri, mutlaka okutulmalıdır. Bu kitabın bilgi metni 150 sayfadan ve haftalık öğretim saati 2 saatten az olmamalıdır.

3- Klasik lise ve meslek lisesi ayrımı yapılmaksızın, bütün liselerimizin son sınıflarında, Türkiye Coğrafyası dersi okutulmalıdır.

4- Ticaret liselerinin coğrafya programları, lise ikinci sınıflarda Ekonomik Coğrafya ve son sınıflarda ise, Türkiye Ekonomik Coğrafyası konuları ağırlık kazanacak şekilde düzenlenip uygulanmalıdır.

5- Bugün liselerimizde uygulanan, coğrafya öğretim programlarına göre yazılmış Coğrafya I, öğrencilerin algılayıp anlayamayacağı kadar ağırdır. Bunun basitleştirilmesi gerekir.

6- Hatırlanacağı üzere çevre sorunları, 21. yüzyılda da, insanlığın ortak sorunları arasında ağırlıklı ve öncelikli bir sorun olmaya devam edecektir. Bu konuda da, okullarımızda eğitim verilmesi zorunludur. Ancak böyle kamuoyuna mal edilebilir.

Genel çevre sorunları, ağırlıklı bir ünite olarak Coğrafya I (lise birinci sınıf), Türkiye çevre sorunları ise, yine hacimli bir ünite şeklinde, Coğrafya III programı içinde öğretim programlarına alınmalıdır. Bu konuda eleman sorunu yoktur. Çünkü, zaten üniversite coğrafya öğrencilerine bu konular, 1982-1983 öğretim yılından beri, ayrıntılı bit şekilde okutulmaktadır.

7- Türkiye ekonomisi için turizm, mutlaka geliştirilmesi gereken, önemli bir sektördür. Öneminin kamuoyuna mal edilmesi, okullarda eğitiminin okullarda verilmesi ile mümkündür. Zaten bugün yükseköğretim kurumlarımızda eğitimi verilmektedir.

Orta dereceli okullarımızda ayrı bir turizm programı uygulamaya gerek yoktur. Yapılacak iş, Coğrafya I programına genel turizm ve Coğrafya III programına da, Türkiye Turizm Coğrafyası ünitelerini, ağırlıklı ve ayrıntılı birer ünite olarak eklemekten ibaret olmalıdır.

Bütün bunlara ek olarak, basit ve yalın bir ifade ile kaleme alınması kaydıyla , Coğrafya I öğretim programlarına, jeoloji bilgileri ünitesi ve uzay hakkında genel bilgiler ünitesi eklemeliyiz.



En son tarafından C.tesi Şub. 09, 2008 1:03 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



COĞRAFYA ÖĞRETİMİ Empty
MesajKonu: COĞRAFYA ÖĞRETİMİ (DEVAMI)   COĞRAFYA ÖĞRETİMİ Icon_minitimeC.tesi Şub. 09, 2008 1:03 am

COĞRAFYA ÖĞRETİMİ (DEVAMI)


2. Fazla Öğretmen Adayı Sorunu

Bu konuda bir başka köklü sorun ise, ülkemizde üniversite coğrafya bölüm ve ana bilim dallarına, fazla öğrenci alınması sorunudur. Örneğin 1982-1983 ve 1987-1988 kontenjanları, Eğitim Fakülteleri açısından çok yüksek oranda çoğalmıştır. Aynı devreler için Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü’nde %42.3’lük, ****** Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde %35 oranında kontenjan azalması vardır. Oysa, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Ana Bilim Dalı, aksine kontenjanını %100 artırmıştır. Diğer eğitim fakültelerinin bazıları da, Gazi Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Ana Bilim Dalı kadar olmasalar bile, çok mezun vermektedir. Her yıl açılmakta olan M.E.B. coğrafya öğretmeni adayı seçme sınavlarına alınacak 150-200 adaya karşılık, 1700-1800 aday katılmaktadır. Kuşkusuz bu kadar çok adayı, istihdam edecek kapasite yoktur.
Bu konuda köklü tedbirler alınması gerekir. Kuşkusuz en rasyonel yol, mezunları iş bulamayan bölümlere ve ana bilim dallarına çok az sayıda öğrenci alınmasıdır. Aksi takdirde, devletin yaptığı bunca harcama nasıl iade edilecektir? Örneğin Ankara ve İstanbul üniversiteleri coğrafya bölümlerinin öğrenci kabul kontenjanları, en fazla 75’er kişiyi, diğer coğrafya bölümlerinden ******, Fırat ve Ege üniversiteleri coğrafya bölümlerine 30’ar öğrenci alınmalı ve eğitim fakültelerine ise hiç coğrafya öğrencisi alınmamalıdır. Bu mümkün olamayacağına göre, tıpkı harp okulları örneğinde olduğu gibi öğretmenlik mesleği kadroları, artık eğitim fakültesi mezunlarına bırakılmalıdır. Ancak, doğrusunu söylemek gerekirse, Türkiye’de ya fen edebiyat fakültelerine ya da eğitim fakültelerine ihtiyaç yoktur (eğitim bilimleri fakülteleri hariç). Çünkü sorunun kökeninde, aynı bilim alanında ve aynı konularda öğretim yapan benzer fakültelerin açılmış olması yatmaktadır.

Bugün, 1982’de kurulan eğitim fakülteleri ile fen edebiyat fakülteleri arasında, verilen eğitimin eğitim fakülteleri aleyhine olması hariç, tabelalarında izlenen ad farklılığından başka hiçbir fark yoktur.

1982-1983’de üniversitelerimize alınan 863 coğrafya programı öğrencisinin %54.7’si coğrafya bölümlerine, %45.3’ü ise eğitim fakülteleri coğrafya eğitimi ana bilim dallarına ayrılmıştı. Oysa, bu miktar ve oranları 1987-1988’de eğitim fakülteleri tersine çevirmiştir. Çünkü, söz konusu öğretim yılında üniversitelerimiz coğrafya programlarına 793 öğrenci alınmış ve bunun %39.3’ünü coğrafya bölümleri, %60.7’sini eğitim fakültelerinin coğrafya eğitimi ana bilim dalları kaydetmişlerdi.

3. Araç ve Gereç Sorunu

Coğrafya öğreniminde yararlanılması gereken başlıca araç ve gereçleri, daha önce çeşitli özellikleri ile tanıtmıştık. Bütün bu araçların konulup korunması ve hatta odada ders yapılması için, her orta dereceli okulumuzda birer coğrafya odası bulunmalıdır. Oysa birçok okulumuzda zaten bu saydığımız araç ve gereçlerden çoğu yoktur. Mevcut olanlar da ya merdiven altı boşluklarında ya da koridor başlarında bir köşede, çoğunlukla tahrip edilmiş bir şekilde bulunurlar

Böyle bir ortamda, amacına uygun coğrafya eğitimi yapmak mümkün değildir. Bunda, okul yöneticileri ve bakanlık müfettişlerinin de ihmali vardır. Ancak esas sorumlu kişi, elbette ki okulun coğrafya öğretmenidir. Sorumluluğun bilincinde olan her coğrafya öğretmeni, isterse bir coğrafya odası oluşturabilir. Bu mümkün olmazsa, araç ve gereçleri koruma altına alacak bir yer temin edebilir. Okul yönetiminden sık sık talepte bulunabilirler. Mutlaka gereği yapılır.

Coğrafya öğretmenlerinin bu konuya özel önem vermeleri gerekir. Çünkü, araç ve gereç kullanmadan coğrafya eğitimi yapmak demek, ulaşılması gereken hedefin daha işin başında, ancak yarısına varmayı peşinen kabul etmek demektir.

Coğrafya öğretmenleri, Millî Eğitim Bakanlığı’mızın uzun yıllardan beri faaliyet gösteren, bir Eğitim Araçları ve Donatımı Daire Başkanlığı bulunduğunu bilmeleri gerekir. Hatta büyükçe birçok il merkezinde bu amaca yönelik Eğitim Araçları Merkezi’nin faaliyet gösterdiğini, birçok aracı buradan sağlamanın mümkün olduğunu hatırlamalıdırlar. Kuşkusuz dia makinesi, tepegöz ve fotokopi makinesi gibi araçlar, bazı yüksek öğretim kurumlarında bile yoktur. Bu nedenle, çok meraklı ve mesleğinin erbabı olan meslektaşlarımız, bu araçları okullarına temin edemezlerse, yılgınlık göstermemeleri gerekir.

4. Diğerleri

Coğrafya öğretmenlerine, yurt içi seyahat kolaylıkları sağlanmalıdır. Her okulumuzda, okulun demirbaş kayıtlarına geçirilmiş, 2-3 adet fotoğraf makinesi bulunmalıdır. Zaten çalışkan ve tamamen mesleğinin sorumluluğunun bilincinde coğrafya öğretmenlerinin, kendilerine ait fotoğraf makinesi mutlaka vardır.

Coğrafya öğretmenlerine , yaz tatillerinde, hiç olmazsa on beş günlük bir gezi-gözlem kolaylığı sağlanmalıdır. Bu amaçla seyahate çıktığını belgeleyen coğrafya öğretmenlerine;

1. Öğretmen evleri ve kamu kurumlarının konuk evlerinde, karşılıksız beslenme ve geceleme kolaylığı sağlanmalıdır.

2. Demiryolu ve denizyolu seyahatlerinde ya hiç para alınmamalı ya da %80 bir seyahat ücreti indirimi yapılmalıdır.

3. Öğretmenin çekeceği ve ders aracı olarak kullanacağı dialar için kendisine her yaz iki adet karşılıksız slayt filmi sağlanmalıdır.

4. Her coğrafya öğretmeninin, görev yaptığı yöreyi coğrafyacı gözü ile incelemesi için, kendisine teşvik edici imkanlar sağlanmalıdır. Bunlar, gözlem ve anket yapmaya çıkmak zorunda olan öğretmene, araç sağlanması şeklinde olabilir.

10.5. Sorunların Çözüm Yolları

Bu konuda ilk ele alınması gereken sorun, ders kitapları konusudur. Bugüne kadar uygulanmış, fakat yalan-yanlış, derleme-toplama bilgilerle dolmuş kitaplar, öğrencilerimiz için pek yarar sağlamamaktadır. İfade yerinde ise, orta öğretime ders kitabı yazma yarışı, hipodromdaki at yarışları gibidir. Maddi kazancında etkileri ile olacak ki, bir yıl gibi ilimde bir gün kadar hükmü olmayan çok kısa bir süre içinde bazı kitap yazarları, toplam 800-900 sayfa tutan üç ayrı orta öğretim basamağı sınıfının ders kitaplarını yazma cesaretini gösterebiliyorlar. Bu yol kesinlikle sağlıklı değildir. Zaten bir yılda, bu kadar çok sayfalık kitapların, sadece fotoğrafları, şekilleri ve metninin imlası bile yeterince gözden geçirilip düzenlemesi yapılamaz.

Öte yandan Türkiye’de ilk ve orta öğretim ders kitapları, belki şeklen ve yüzeysel bir bakışla eğitimbilimci ve Türk dili uzmanlarının denetiminden geçer. Zaten bu uygulama, bugüne kadar hemen hemen hiçbir yarar sağlamamıştır. Oysa gelişmiş batı ülkelerinde, en ciddi ve en hassas sanatlardan biri de, ilk ve orta öğretim öğrencileri için ders kitabı yazmaktır. Bu konuda genel olarak şöyle bir yol izlenmektedir:

1- Kitabın ait olduğu bilim sahasının uzmanı, ders kitabını yazar.

2- Eğitimbilimci, kitabın okutulacağı sınıflar açısından bilimsel düzeyini inceler ve gerekli, değişiklikleri yapar veya yapmaz.

3- Dilbilimci kitabın imlasını düzeltir.

Ders kitabı, bu gibi değişik inceleme aşamalarından sonra kabul edilir ve okutulmasına izin verilir.
Bizde ise ilk ve orta öğretime ders kitabı yazmak, sanki yarış atı koşturmak gibi bir şeydir. Bu konuda belli kriterler vardır ama, dost ve tanıdık çevreler ve de ücret konusu kesinlikle ihmal edilmez. İşte sonuç ortadadır, baştan savma ve para için yazılmış ders kitapları…

Oysa bu konuda şu yol bizce pratik bir çözümdür. Taslak programın her ünitesi, yaklaşık sayfa adedi ve şekilleri ile diğer özellikleri de önceden belirlenerek, üniversitelerimizdeki öğretmen kökenli öğretim üyelerine dağıtılmalıdır. Ayrı makaleler şeklinde hazırlanan her ünite, ders kitabı taslağı oluşturmalıdır. Önce eğitimbilimci sahası elemanlarınca daha sonra da Türk Dili bilimi öğretim üyelerine inceletilmeli ve ders kitabı olarak bastırılmalıdır.

Bize göre bu yol çok pratiktir. Örneğin hazırlatacağımız lise son sınıf Türkiye Coğrafyası ders kitabının konuları olan Türkiye’nin Coğrafi Konumu’nu bir öğretim üyesine, Türkiye Tarımı’nı bir diğerine, Türkiye’de Madenler konusunu bir başka öğretim üyesine yazdırabiliriz. Zaten her öğretim üyesi, hazırladığı konu için gerekli olan harita, grafik, tablo ve fotoğraf gibi yardımcı şekilleri de ekleyecektir. Bakanlığımıza kalan görev, kitabın gerekli redaksiyonunu yaptırarak, bastırıp dağıtmaktır.

Devletin alacağı diğer bir etkili tedbir de, daha önce Haritalar ve Atlaslar konusunda söylediğimiz gibi, her yıl binlerce adet satılan bu kültürel kaynakları, merkantalist çevrelerin hegemonyasından kurtarmaktır. Bu konuda en güçlü kuruluşumuz, artık. H.G.K.’dır. M.E.B.’mızla işbirliği yaparak, bu önemli kaynakları, bu komutanlık hazırlamalı, basmalı ve satmalıdır.

Devletin alacağı sıkı bir tedbir de, orta dereceli okullarımızı 3-5 yılda bir değil, her öğretim yılı başında denetleterek, eksik araç ve gereçle ders yapılmasını önlemek olmalıdır. Bugün okullarımızda, hiç harita kullanmadan, öğrencilere atlas aldırtmadan coğrafya dersi yapan coğrafya öğretmenleri vardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
COĞRAFYA ÖĞRETİMİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ERHAN AHMET INCI LISESI :: COĞRAFYA DERSİ ÖZEL BÖLÜMÜ-
Buraya geçin: